top of page
Kanunların Gözden Geçirilmesi

MAKALELER

İSİM DEĞİŞTİRME DAVASI İKİNCİ KEZ AÇILABİLİR Mİ? 2023

Güncelleme tarihi: 29 Oca 2023


İSİM DEĞİŞTİRME DAVASI İKİNCİ KEZ AÇILABİLİR Mİ?


Yalçıner&Erol Hukuk ve Danışmalık Bürosu olarak sıkça karşılaştığımız sorulardan birisi de "İsim değiştirme davası ikinci kez açılabilir mi?" İsim değiştirme davası, Nüfus kayıtlarının düzeltilmesine yönelik davalardan olup uygulamada sıklıkla karşılaştığımız dava türlerinden birisidir.


İsim ve soyad değişikliğine ilişkin düzenleme Türk Medeni Kanunu’nun 27. Maddesinde yer almaktadır.


"Adın değiştirilmesi

TMK Madde 27- Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir."


İsim değişikliğine dair talepte bulunan kişi, talebini dayandırdığı nedenleri deliller ve belgelerle kanıtlamalıdır. Her davada olduğu gibi isim değiştirme davasında da davayı açan kişi ileri sürdüğü vakıaları ispatlamakla mükelleftir.


Özellikle mevcut isim ve soyisimle tanınmıyor olmak isim değiştirme davasının en önemli sebeplerinden biridir. İsim değiştirme davası açabilmek için kanun gereğince davacının haklı sebebe dayanıyor olması gerekmektedir. Yani kişinin isim değiştirme davasını açmada hukuki yararının olması dava şartıdır. Haklı sebep kavramı daha çok mahkeme kararlarıyla şekillendiğinden dava öncesinde , haklı sebebe ilişkin değerlendirme yapmak üzere mutlaka alanında uzman bir nüfus davaları avukatından bilgi alınmalıdır. Aksi takdir de davanın olumsuz sonuçlanması sebebiyle zaman kaybı ve maddi kayıplar söz konusu olacaktır.


İSİM DEĞİŞTİRME DAVASI İKİNCİ KEZ AÇILABİLİR Mİ?


5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36/1-b maddesi gereğince , " aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği" düzenlenmişti. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin 30.03.2012 tarihli 2011/34 Esas, 2012/48 Karar sayılı kararı ile ilgili hüküm iptal edilmiş ve bu hükmün yerine "Haklı sebeplerin bulunması hâlinde aynı konuya ilişkin düzeltme yapılması hâkimden istenebilir." şeklinde yeni bir düzenleme getirilmiştir.



Anayasa Mahkemesi'nin 30.03.2012 tarihli 2011/34 Esas, 2012/48 Karar sayılı kararı:


"5490 sayılı Kanun’un 36. maddesinde, nüfus davaları ile ilgili esas ve usuller öngörülmektedir. Kanun’un 36. maddesinin itiraz konusu hükmü içeren (b) bendinde aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği belirtilmiştir.


Nüfus kaydının düzeltilmesinin kapsamında ad, soyadı, cinsiyet, doğum kaydı değişikliği gibi nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davaları bulunmaktadır. Genel olarak nüfus davalarında, en önemli dava açma koşulu davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesine göre, açılacak davalarda haklı sebepler göz önünde tutulacaktır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında da haklı nedenin varlığı halinde 5490 sayılı Kanun'un anılan hükmü uyarınca ilgili kayıt ancak bir kez düzeltilebilecektir.


Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı” başlıklı 17. maddesinde, “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” denilmektedir. Buna göre kişinin yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma hakkı birbirleriyle sıkı bağlantıları olan, devredilemez, vazgeçilemez temel haklardandır. Bu haklara karşı her türlü engelin ortadan kaldırılması da Devlete görev olarak verilmiştir.


Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin meşru araç ve yollardan yararlanarak yargı mercileri önünde davacı ya da davalı olarak sav, savunma ve adil yargılanma hakkı bulunduğu belirtilmektedir. Maddeyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisidir.

Ad, soyadı, cinsiyet, doğum kaydı gibi kişilere ait kimlik bilgileri ve aile bağlarıyla ilgili bilgiler vazgeçilmez, devredilmez, feragat edilmez, kişiye sıkı surette bağlı kişilik hakları kapsamındadır. Kişilere ait kimlik bilgileri ve aile bağlarıyla ilgili bilgileri içeren kayıtların kişilik haklarından olması, onlara hiçbir müdahalede bulunulamayacağı anlamına gelmez. 5490 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde açıklandığı gibi, Türkiye Cumhuriyetinin en belirgin temel niteliklerinden olan sosyal hukuk devletinin genel çerçevesi içerisinde Türk toplum yaşamı hukuk kuralları ile düzenlenmiştir ve bu düzenlemenin konusunu oluşturan kişilere ait çeşitli bilgiler de hukuk kurallarına uymanın bir gereği olarak kamu yönetimlerince kayıt altına alınmıştır. Bu nedenle, yasa koyucunun kamu yararı ve kamu düzenini sağlamak amacıyla kişilere ait kimlik bilgileri ve aile bağlarıyla ilgili bilgiler konusunda anayasal hakları ihlâl etmemek koşuluyla düzenleme yapma yetkisi bulunduğu açıktır.


Bireyin yaşamıyla özdeşleşen ve kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olan kimliği ve aile bağlarıyla ilgili bilgileri içeren nüfus kayıtlarında haklı nedenlerin varlığı halinde değişiklik ve düzeltme yapılmasını isteme hakkı, maddi ve manevi varlığını koruma, geliştirme hakkı kapsamında olup, bunun dava yoluyla bir defadan fazla talep edilememesini öngören kural Anayasa’nın 17. maddesi ile bağdaşmamaktadır.


Öte yandan, itiraz konusu kuralla kişilerin ad, soyadı, cinsiyet ve doğum kaydı gibi bilgilerinde herhangi bir nedenle meydana gelen değişikliklerin resmi kimlik kayıtlarında yer almasını sağlamak amacıyla dava açmaları hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucudur. Ancak dava hakkının bir kere ile sınırlandırılarak maddi gerçeğin resmi kayıtlara geçmesinin engellenmesi hak arama özgürlüğüne müdahale niteliğindedir.


Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 17. ve 36. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir."


İlgili Anayasa Mahkemesi kararı ile haklı sebebin bulunması halinde aynı konuya ilişkin düzeltme yapılması hakimden istenebilecektir. Ancak aynı konuya ilişkin dava açılabilecekse de tamamen aynı hukuki sebebe dayalı olarak ikinci kez dava açılması halinde davanın ret edileceği hususudur. Nitekim ilk açılan davada ispatı sağlanamayan hukuki sebebin ikinci kez dava açılarak ispatının sağlanması mümkün olmayacaktır. Bu sebepledir ki aynı hukuki sebebe dayalı olarak ancak bir kere isim değiştirme davası açılabilecektir. Dolayısıyla isim değiştirme davaları basit davalar olarak görünse de dava açılmasında yahut yargılama sürecinde yapılan ufak hatalar dava sonucunu olumsuz etkilemekte ve ismini değiştirmek isteyen kimse hak kaybı ve mağduriyet yaşamaktadır. Bu sebeple alanında uzman bir avukattan yardım alınması zorunluluk arz etmektedir.




Yalçıner & Erol Hukuk ve Danışmalık Bürosu olarak kişiler hukukunda uzman avukat kadromuz ile kişiler hukukundan doğan tüm uyuşmazlıklara ilişkin her türlü hukuki desteği nitelikli bir şekilde müvekkillerimize sağlamaktayız.


Sorularınız ve detaylı bilgi için bize telefon, whatsapp, mail ve diğer iletişim kanalları üzerinden ulaşabilirsiniz.

2.612 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page