top of page
Kanunların Gözden Geçirilmesi

MAKALELER

BİR BORCUN ÖDENMESİNDEN SONRA O BORÇ İÇİN FAİZ İSTENEBİLİR Mİ?


Yargıtay 3. Hukuk Dairesi

2020/4843 E. ,

2020/5134 K.

ÖZET: Bir borcun ödenmesinden sonra o borç faiz istenebilmesi için borcun ödenmesi sırasında faiz hakkının saklı tutulması ya da halin icabından saklı tutulduğunun anlaşılması gerekir.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, davalı belediye ile aralarında 02/12/2013 tarihli temizlik hizmeti alımına ait sözleşme düzenlendiğini, sözleşmenin 12. maddesine göre hakedişe göre düzenlenen faturanın ödeme emrine bağlanması ve muhasebeleştirilmesinden sonra 45 gün içinde yüklenicinin beyan edeceği banka hesabına yatırılacağının kararlaştırıldığını, davalı tarafın yaptığı tüm ödemeleri, sözleşmenin 12. maddesine göre kesin ve tayin edilebilir bir tarihte yapması gerekirken geç yaparak temerrüde düştüğünü, bu nedenlerle gecikme yaşanması karşısında ödenmeyen bedel için ticari kredi kullanılmak zorunda kalındığını, yasal olarak da gecikme nedeniyle faiz isteme hakkı bulunduğundan temerrütten dolayı doğan zarardan davalının mesul olduğunu, 02/03/2015 tarihli ihtar ile talepte bulunulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek davanın kabulü ile davalının edimi olan tüm ödemeleri geç yapması nedeniyle, uğranılan zararın ticari avans faizi ile hesaplanması ve fazlaya dair hak saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00TL(ıslah ile 122.185,29TL) gecikme faizi alacağının faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacının davasının bedel arttırma talebine ve bedel arttırma talebi ile birlikte kısmen kabulü - kısmen reddi ile, davalı Belediye Başkanlığından 97.151,25 TLnin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalı ile yapılan sözleşmeye göre edimini yerine getirdiğini ancak davalının , sözleşmede ödeme süresi belirli olmasına rağmen hakedişini geç ödediğini belirterek geç ödeme nedeni ile uğranılan zararın tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, sözleşmenin 12. Maddesinin temerrütten bahsetmediğini, sadece borcun muaccel olacağı zamanı belirttiğini, sözleşme süresince yapılan ödemelere davacı tarafından hiçbir itirazi kayıt ileri sürülmediğini, sözleşme süresince gündeme getirilmeyen faiz talebinin sözleşme bittikten sonra ileri sürülmesinin kötüniyet göstergesi olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, "davacının sözleşme gereği edimini yerine getirdiği halde davalı belediyenin sözleşmenin 12.maddesi gereğince hak edişe göre düzenlenen faturanın ödeme emrinie bağlanması ve muhasebeleştirilmesinden sonra 45 gün geçtiği halde ödemeyi yapmayarak temerrüde düştüğü, ödeme tarihi yer ve zamanının sözleşme ile hüküm altına alındığı anlaşılmakla temerrüd için ayrıca bir ihtara gerek olmadığı bu nedenle ödeme günü belirli olan borcun ödenmediği ve faiz başlangıcının belirlenebilir olduğu, borçlu davalının geciken bu borcuna yasal faiz mi yoksa ticari faiz mi yada temerrüd faizi mi uygulanacağının çözüme kavuşturulması gerektiği, davalı Belediyenin kamu kurumu olduğu ve borçlu belediye açısından bu sözleşme konusunun ticari bir iş olmadığı tartışmasız olup, davacı açısından bu sözleşme konusunda bir ticari iş olduğu tartışmasız ise de; taraflar arasında akdedilen 02/12/2013 - 120952 tarih ve sayılı sözleşmede yasal faiz uygulanmasının aksine bir hüküm bulunmadığı bu suretle davalının 09/01/2018 tarihli bilirkişi raporuyla da sabit olduğu üzere 97.151,25 TL borçlu bulunduğu" gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 131.maddesinde; "Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur. İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir." hükmü bulunmaktadır.

Faize hükmedilmesi için ana para tahsil edilirken faiz hakkının saklı tutulması veya halin icabından saklı tutulduğunun anlaşılması gerekmektedir.

Faiz yan edim olup, hukuki niteliği itibariyle asıl alacağı genişleten bir yan haktır. Bu nedenle, faiz borcunun varlığı ve devamı, herşeyden önce asıl alacak hakkının varlık ve devamına bağlıdır. Asıl alacak hakkı doğmamışsa faiz borcu da doğmaz. Keza faiz borcu asıl alacak devam ettiği sürece devam eder. Faiz, asıl alacağa bağlı yan hak olduğu için, asıl alacak sona ererse, faiz de sona erer. Alacaklı asıl alacak sona erince, işlemiş faiz alacaklarını isteyebilmek için, bu hakkını saklı tutmak zorundadır. Gerçekten TBK 131/1. maddeye göre, daha önce işlemiş olan faizleri isteme hakkının saklı tutulduğu bildirilmiş veya durumun özelliğinden anlaşılmış olmadıkça, bu faizler istenemez. Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşme, 01/01/2014 ila 31/12/2014 tarihleri arasında geçerlidir. Davacı, sözleşme süresince itirazı kayıt ileri sürmeden asıl alacağa ilişkin ödemeleri kabul etmiş olup, sözleşme ilişkisi de sona erdiğine göre asıl alacağın feri olan faiz alacağının da sona erdiğinin kabulü gerekir. O halde mahkemece, davacının faiz talebi yönünden, TBK.131.maddesindeki faiz hakkının saklı tutulması koşulu gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenler ile temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenler ile davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Sorularınız ve detaylı bilgi için bize telefon, whatsapp, mail ve diğer iletişim kanalları üzerinden ulaşabilirsiniz.

1.060 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page