top of page
Kanunların Gözden Geçirilmesi

MAKALELER

NAFAKA ARTIRIM DAVASI NE ZAMAN AÇILABİLİR?

Güncelleme tarihi: 14 Mar





Nafaka Artırım Davası Ne Zaman Açılır?


Boşanma davalarında evlilik birliğinin sona ermesi ile birlikte tarafların talepleri olması halinde maddi ve manevi tazminat, nafaka ve velayet konularında da karar tesis edilir. Mahkemece talep ve dosya kapsamına göre iştirak veya yoksunluk nafakasına hükmedilmesi mümkündür.


Mahkeme tarafından hükmedilen nafakanın değişen şartlar sebebiyle yeterli görülmemesi halinde nafaka artırılması amacıyla dava açılması mümkündür. Kamuoyunda ve hatta avukatlar arasında da yaygın olarak boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren bir yıl geçmeden nafaka artırım davası açılamayacağı düşünülmektedir.


Ancak Nafaka Artırım davasının açılması belli bir zamanın geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren geçen süre zarfında tarafların sosyal ve ekonomik durumları değişebileceği gibi çocuğun yaşı ve dolayısıyla ihtiyaçlarında da artış söz konusu olabilecektir.


Bu sebeplerle nafaka artırım davalarında mahkeme tarafından yapılması gereken müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı ile nafaka yükümlüsünün ekonomik durumu gözetilerek, hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir artış miktarına hükmedilmesidir.


Nitekim Yargıtay'ın yerleşik içtihatları da bu yönde olup aşağıda tam metni yer alan kararda da detaylı açıklama mevcuttur.


T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2016/4481

K. 2016/8685

T. 1.6.2016

* NAFAKA ARTIRIM DAVASI AÇILMASININ BELLİ BİR ZAMAN GEÇMESİNE BAĞLI TUTULMAMASI ( Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları Değiştiği Gibi Çocuğun Yaşı ve İhtiyaçlarının da Arttığı - Müşterek Çocuğun Yaşı Eğitim Durumu İhtiyaçları Davacı Anne İle Nafaka Yükümlüsü Babanın Ekonomik Durumu Gözetilerek Hakkaniyet İlkesi de Dikkate Alınarak Uygun Bir Artış Miktarına Hükmedilmesi Gerektiği )


* İŞTİRAK NAFAKASININ ARTIRILMASI TALEBİ ( Önceki Dava Tarihi İle Bu Davanın Açıldığı Tarih Arasında 1,5 Yıldan Fazla Süre Geçtiği - Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları Değiştiği Gibi Çocuğun Yaşı ve İhtiyaçlarının da Arttığı/Müşterek Çocuğun Yaşı Eğitim Durumu İhtiyaçları Davacı Anne İle Nafaka Yükümlüsü Babanın Ekonomik Durumu Gözetilerek Hakkaniyet İlkesi de Dikkate Alınarak Uygun Bir Artış Miktarına Hükmedileceği )


* HAKKANİYET İLKESİ ( Nafakanın Artırılması Talebi - Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları Değiştiği Gibi Çocuğun Yaşı ve İhtiyaçlarının da Arttığı/Müşterek Çocuğun Yaşı Eğitim Durumu İhtiyaçları Davacı Anne İle Nafaka Yükümlüsü Babanın Ekonomik Durumu Gözetilerek Hakkaniyet İlkesi de Dikkate Alınarak Uygun Bir Artış Miktarına Hükmedileceği )


4721/m. 182, 331


ÖZET : Dava, iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir.


Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 1,5 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.


Müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir artış miktarına hükmedilmelidir.


DAVA : Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:


KARAR : Davacı dilekçesinde; müşterek çocuğun 11.sınıf öğrencisi olduğunu, masraflarının arttığını, mevcut nafaka miktarının ihtiyaçları için yeterli olmadığını belirterek; Aile Mahkemesi'nin 2014/58 esas 2014/227 karar sayılı ilamıyla her yıl Üfe oranında artış yapılarak hükmedilen 275,00 TL iştirak nafakasının 400,00 TL'ye artırılmasına ve yıllık ... oranında artış uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.


Davalı cevap dilekçesinde; davacının dava açma hakkının bulunmadığını, önceki artırım ilamında nafakanın her yıl 12 aylık ÜFE artış oranında artırılmasına karar verildiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.


Mahkemece; önceki nafaka ilamında enflasyon oranında artışa karar verildiği ve tarafların sosyal ekonomik durumlarında olağanüstü değişikliğin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.


Dava; iştirak nafakasının artırımı istemine ilişkindir.


Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.


İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir.


Dosya içeriğinden; velayet hakkı annede olan müşterek çocuk 1998 doğumlu ve beyana göre 11. sınıf öğrencisi olduğu; davalının ise, emekli olup, 1.050,00 TL gelirinin ve 1998 model otomobilinin bulunduğu, yeni eşine ait evde yaşadığı anlaşılmıştır.


Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 1,5 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.


Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; iştirak nafakasında artış yapılması gerekirken, davanın reddine karar verilmesi uygun bulunmamıştır.


O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir artış miktarına hükmetmek olmalıdır. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 01.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




Yalçıner & Erol Hukuk ve Danışmalık Bürosu olarak aile hukukunda uzman avukat, kadromuz ile nafaka davalarına ve aile hukukundan doğan diğer uyuşmazlıklara ilişkin her türlü hukuki destek nitelikli bir şekilde müvekkillerimize sağlanmaktadır. Sorularınız ve detaylı bilgi için bize telefon, whatsapp, mail ve diğer iletişim kanalları üzerinden ulaşabilirsiniz.


547 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page