Yargıtay 21. Hukuk Dairesi
2019/6125 E. ,
2020/2927 K.
"ÖZET: Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Bu ilkeler gözetildiğinde, davacılar, yaşamını yitiren işçinin anne ve babası yararına hükmedilen 65.000,00‘er TL manevi tazminatlar azdır."
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davacılar ile davalılardan ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalı ...’in tüm, davacılar ile davalı ...’nün aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı annenin maddi tazminat isteminin reddine, davacı baba lehine 2.157,34 TL maddi, anne ve baba lehine 65.000,00’er TL manevi, kardeşler lehine 25.000,00’er TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Dosya kapsamından, 19/04/2012 tarihli iş kazası sonucu yaşamını yitiren müteveffa sigortalının kazanın meydana gelişinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370) Bu ilkeler gözetildiğinde, davacılar anne ve baba yararına hükmedilen 65.000,00‘er TL manevi tazminatlar azdır.
3-Davalı ... 6001 sayılı Yasanın 12/2. maddesi gereğince harçtan muaftır. Somut olayda adı geçen davalının yargılama harçlarından diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulması hatalı olmuştur. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacıların ve davalı ... müdürlüğünün bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalı ...'e yükletilmesine 30/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi
2019/6513 E. ,
2020/3003 K.
"ÖZET: Birçok Yargıtay kararında vurgulandığı üzere alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu suretle borçlunun borçtan kurtulmasını kapsayan akde “ibra” denir. İbranamenin işçiye yapılmış olan ödeme ile sınırlı olarak bağlayıcılığı asıldır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce imzalanan ibraname geçerli bir ibraname olup davacılara ibraname ile manevi tazminat ödendiği anlaşılmakla mahkemece manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, manevi tazminatın bölünemeyeceği kuralına aykırı olarak manevi tazminatlara hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir."
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davacılar ile davalılardan ... Mirasçıları ... vs. vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma kararına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre; davalılar ..., ..., ... vekili ile davacılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalı yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davalı ... Elektrik Dağıtım A.Ş. hakkında açılan davanın atiye bırakılması nedeniyle bu davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı TEİAŞ hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı ... hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, davacılar ...,..., ... ve ...'in maddi tazminat taleplerinin reddine, davacılar ..., ..., ...'in manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; ... için 1.500,00 TL, ... için 750,00 TL, ... için 750,00 TL manevi tazminat alacağının vefat tarihi olan 17.08.1999 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte yargılama aşamasında vefat eden davalı ...'in İ... 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.01.2010 tarih ve 2009/585 Esas ve 2010/27 Karar sayılı veraset ilamında belirlenen Mirasçıları olan dahili davalılar ...,... ve ... den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya yönelik istemin reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık manevi zararın bölünüp bölünemeyeceği noktasındadır. Gerçekten, hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir. Yargıtay H.G.K'nun 25.9.1996 gün ve 1996/21-397-637 karar ile 13.10.1999 gün ve 1999/21-684-818 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.
24/04/2014 tarihli ibraname ile davacılara 45.000,00 TL ödendiğinin belirtildiği, davacılar Ramazan ve Güllü vekilinin 16/02/2018 tarihli dilekçe ile 45.000,00 TL'nin hangi tazminatlara ilişkin olduğu ve miktarlarının açıklandığı anlaşılmaktadır. Birçok Yargıtay kararında vurgulandığı üzere alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu suretle borçlunun borçtan kurtulmasını kapsayan akde “ibra” denir. İbranamenin işçiye yapılmış olan ödeme ile sınırlı olarak bağlayıcılığı asıldır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce imzalanan ibraname geçerli bir ibraname olup davacılara ibraname ile manevi tazminat ödendiği anlaşılmakla mahkemece manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, manevi tazminatın bölünemeyeceği kuralına aykırı olarak manevi tazminatlara hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Öte yandan söz konusu ibranamede davalı ... bu dava sebebiyle yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinden feragat ettiği anlaşıldığından yargılama giderlerine ve vakalet ücretine ilişkin hüküm kurulurken bu hususun göz önünde bulundurulmaması da hatalı olmuştur. O halde, davacılar vekili ile davalılar ..., ..., ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgililerine iadesine, 30/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Comments