ANNELİĞİN TESPİTİ DAVASI- ANALIK DAVASI YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2019/4496 E. , 2019/10117 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacı ... vekili tarafından istenilmiştir. Duruşma istemi davanın niteliği itibariyle reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KA R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların nüfus kayıtlarında anne baba bir kardeşleri görünen ..., ... ve ...'un gerçekte davacıların babası ... ...'un ilk eşi ...'dan doğma çocukları olduklarını, yersel yazım nedeniyle gerçeğe aykırı olarak davacıların annesi, ... ...'un ikinci eşi ... çocuğuymuş gibi nüfusa kaydedildiklerini ileri sürerek, ...'un nüfus kütüğünde bulunan ..., ... ve ...'un kayıtlarının silinmesine ve nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiş, Mahkemece, ... ...'un ilk eşi ... ile ... ve ...'un mezar yerlerinin tespit edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır.
Mahkemece ..., ... ve ...'un annesinin davacıların babası ... ...'un ilk eşi ... olduğu iddiasına yönelik davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, dava dilekçesinde davacıların annesi ve ... ...'un ikinci eşi ...'un ..., ... ve ...'un annesi olmadığı da iddia edildiğine ve Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 06/09/2017 tarihli raporda ...'un, ... için biyolojik anneliğinin reddedildiği bildirildiğine göre; ... ve ... çocukları ile anne olmadığı iddia edilen ... arasında, aynı annesel soydan gelip gelmediklerine ilişkin DNA araştırması yaptırılıp, alınacak rapor ile toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz inceleme ile ...'un ..., ... ve ...'un annesi olmadığı iddiası yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/1786 E. , 2019/5993 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanında, babasının annesinin adının "..." olmasına karşın nüfus kayıtlarında "..." olarak göründüğünü ileri sürerek, babası ...'in annesinin ... ... olduğunun tespiti ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır. Bu bakımdan hakim re'sen araştırma ilkesinin sonucu olarak kendiliğinden delil toplama yetkisine sahiptir.
1.Dava sonucu itibariyle miras hukukunu yakından ilgilendirdiğinden; anne olduğu iddia edilen ... ...'in bütün mirasçılarının davalı sıfatı ile davaya katılmaları gerekirken, mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bu durum nazara alınmadan ve taraf teşkili de sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi,
2.Kamu düzeni ile yakından ilgili olan nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, Türk Medeni Kanunu'nun 284. maddesinde belirtilen koşullar saklı kalmak kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 292/1. maddesinde, uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak ve ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla, herkesin soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorunda olduğu, haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması halinde hâkimin incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar vereceği hükmü bağlandığından; Mahkemece açıklanan kanun hükmü çerçevesinde, somut olaydaki iddia ile ilgili olarak, annelik indeksi için DNA araştırması yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulü,
3.Kabule göre de, anneliği tespit edilen ...'nın açık kimlik bilgilerinin hüküm fıkrasında gösterilmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 17.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/1636 E. , 2020/658 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Suruç Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2016 tarihli ve 2015/54 Esas, 2016/537 Karar sayılı kararıyla reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun gerekçesi düzeltilmek suretiyle kabulü ile yeniden kararla davanın reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ...'in, davalılar ..., ... ve ...'in annesi olduğunu ileri sürerek, taraflar arasındaki anne evlat ilişkisinin tespiti ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, vatandaşlık tesisi gibi bir idari işleme esas teşkil edebilecek nitelikte nüfus tespit kararının adli yargı mahkemelerince verilmesinin mümkün olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuş, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi istinaf başvurusunun kabulü ile verdiği kararla, idari makamlara başvurmadan eldeki davayı açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, bu son karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemi şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Davanın vekil eliyle açıldığı hallerde vekile bu konuda özel yetki verilmiş olması şarttır (HMK mad. 74). Buna göre, davacı adına nüfus kayıtlarının düzeltilmesi başvurusunda bulunan Av. ...'ye özel yetki içeren vekaletname ibraz etmesi için uygun süre verilmesi gerekirken, eksiklik ikmal edilmeden işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
2. Kabule göre de, dava dilekçesinde davacı ...'in, davalılar Mohammed, Kadir ve Hüseyin'in annesi olduğu ileri sürüldüğüne göre, dava vatandaşlığın tespitine yönelik olmayıp, anneliğin tespiti istemine ilişkindir ve anne olduğunu iddia eden davacının talebe ilişkin hukuki yararı vardır. Davacının eldeki davayı açmadan önce herhangi bir idari makama başvuru zorunluluğu da bulunmadığına göre; Bölge Adliye Mahkemesince işin esası incelenmesi gerekirken, davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın HMK'nin 373/2 maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 03.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/10510 E. , 2019/4603 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
ÇOCUKLAR : ... vs.
DAVA TÜRÜ : Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesi ve Babalığın Tespiti
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkili ...'un nüfus kayıtlarında ölmüş eşi ... ile müşterek çocukları görünen ... ve Halim İbrahim Kaygusuz'un gerçekte müvekkilinin kardeşi...ile ...'ın evlilik dışı birlikteliğinden dünyaya gelen çocukları olduğunu ileri sürerek, nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun olarak düzeltilmesini istemiş; mahkemece Asliye Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılarak davanın kabulüne dair verilen davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun görevin belirlenmesi ve niteliği başlıklı 1. maddesinde mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu husus mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerekir.
Dosyada toplanan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davada Zilan ve ...'un anneleri ..., babaları...olduğu halde, nüfus kayıtlarına Bedriye ve ... çocukları gibi tescil edildikleri belirtilerek, adı geçenlerin nüfus kayıtlarındaki anne ve baba adlarının iptali ile gerçek anne ve babaları olan ... ve...olarak düzeltilmesinin istendiği anlaşılmıştır. İddianın ileri sürülüş şekline göre ortada birbiriyle bağlantılı iki ayrı dava vardır. İlki mevcut nüfus kaydındaki anne ve baba kaydının iptali, ikincisi ise gerçek anne ve baba üzerine kayıt istemidir.
Bir davada maddi olguları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir.
Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi sebebiyle mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının ikinci talebi olan gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de anne yönünden çocukla ana arasındaki soybağı doğumla kurulduğundan yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olması baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. İkinci talep baba yönünden ise anne ve baba arasında evlilik ilişkisi bulunmadığı durumlarda soybağının düzeltilmesi davasıdır. Bilindiği üzere; baba arasındaki soybağı ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. Esasen soybağına ilişkin uyuşmazlıklarda, kişisel durum ile ilgili nüfus kaydında yer alan bilgi "doğru" olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir. Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da af kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir.
Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup Aile Mahkemelerinin görevi kapsamındadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılır.
Somut olayda dava; Zilan ve Halil İbrahim'in, Bedriye ve Halim çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali ile gerçek annelerinin ..., gerçek babalarının da...olduğunun tespiti ve buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Gerçek babanın Ali olduğuna yönelik istem, anne Zeynep ve baba olduğu iddia edilen Ali'nin evliliğinin bulunmaması nedeniyle Türk Medeni Kanunu'nun 301 ve devamı maddelerinde düzenlenen babalığın tespitine ilişkin olup, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4. maddesinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK.118-395) kaynaklanan bütün davalarda aile mahkemesinin görevli olduğu hükme bağlandığı ve aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekmektedir. Davadaki gerçek annenin Zeynep olduğuna ilişkin istem ise nüfus kayıt düzeltim davası olup, görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
Yukarıya alınan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında, mahkemece babalığın tespiti talebi yönünden dava tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi ve Asliye Hukuk Mahkemesindeki nüfus kaydının düzeltilmesi davasının sonucunun kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2.Türk Medeni Kanunu'nun 426/2. maddesi gereğince bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa ilgilinin isteği veya re'sen küçüğe veya kısıtlıya vesayet makamınca kayyım atanır. Yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün menfaati dava nedeniyle çatıştığına göre; çocuk ...'u davada temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak üzere kayyım tayin edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3.Dava sonucu itibariyle miras hukukunu yakından ilgilendirdiğinden; verilecek karardan hukuku etkilenecek olan ... mirasçılarının davalı sıfatı ile davaya katılmaları gerekirken, mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bu durum nazara alınmadan ve taraf teşkili de sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi,
4. Kamu düzeni ile yakından ilgili olan soybağının tespiti davalarında, Türk Medeni Kanunu'nun 284. maddesinde belirtilen koşullar saklı kalmak kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 292/1. maddesinde, uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak ve ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla, herkesin soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorunda olduğu, haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması halinde hâkimin incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar vereceği hükmü bağlandığından; Mahkemece açıklanan kanun hükmü gözetilerek somut olaydaki iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor ile toplanan delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulü,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 06.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Comments