top of page
Kanunların Gözden Geçirilmesi

MAKALELER

7251 SAYILI KANUN İLE 6100 SAYILI HMK'DA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

Güncelleme tarihi: 6 Ara 2020

6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU’NDA YAPILAN SON DEĞİŞİKLİKLER


Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 12.01.2011 yılında kabul edilen 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten itibaren 17 kez değişikliğe tabi tutulmuştur. Kanundaki son değişikler ise 22.07.2020 tarihinde kabul edilen 7251 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun ile yapılmıştır. Hukuk sistemimizde usulün esastan önce geldiği ve çoğu davanın henüz esasa girilmeksizin usul eksikliklerden sonuçlandığı göz önüne alındığında Kanunda yapılan değişikliklerin detaylı olarak bilinmesi önem arz etmektedir.



7251 SAYILI KANUN İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİK VE DÜZENLEMELER


1-Görevsizlik ve Yetkisizlik Kararı Üzerine Yapılacak İşlemlere İlişkin Değişiklik (HMK 20.Madde)


6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. Maddesinin ilk metninde, verildiği anda kesin olan kararlar bakımından, tarafların kararın verildiği tarihten itibaren iki haftalık süre içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği şeklindeki düzenleme mevcuttu. Ancak iş bu sürenin kararın verilmesinden itibaren başlaması, yokluğunda karar verilen tarafın görevsizlik veya yetkisizlik kararını öğrenmesine imkan vermediğinden başvuru hakkını da elinden almaktaydı. Bu sebeple ilgili hüküm hak arama hürriyetini ihlal ettiği gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi’nin 10.02.2016 tarih, 2015/96 Esas, 2016/9 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı da 23.02.2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştır.


Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı da gözetilerek madde metninde düzenlemeye gidilmiştir.

HMK m. 20/1 hükmü 7251 sayılı Kanun değişikliği ile aşağıdaki gibi olmuştur: “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda re’sen karar verilir.”


2-Aleniyet İlkesine İlişkin Yapılan Değişiklik (HMK 28. Madde)


6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilk hâlinde aleniyet ilkesini düzenleyen 28. maddenin 2. fıkrası şu şekilde düzenlenmiş idi: “Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut re’sen mahkemece karar verilebilir”.


Kanun bu hali ile demokratik toplum ilkelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ile de örtüşmediği için madde metninde değişiklik yapılmıştır.


7251 sayılı Kanunla değiştirilen HMK’nın 28. maddesinin 2. fıkrasına göre: Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin yahut yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi üzerine yahut re’sen mahkemece karar verilebilir.”


3-Hakimin Reddine İlişkin Hükümlerde Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 36)


6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 36. maddesinde yapılan değişiklik ile alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri olan arabuluculuk ve uzlaştırmacılık da dikkate alınarak hakimin reddi sebepleri genişletilmiştir.


7251 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik neticesinde HMK’nın 36. maddesinin son hali şu şekildedir: “Hâkimin a) Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması, b) Davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması, c) Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması; uyuşmazlıkta arabuluculuk veya uzlaştırmacılık yapmış bulunması, ç) Davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması, d) Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması ret sebepleridir.”


4-Hakimin Reddi Usulünü Düzenleyen Hükümlerde Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 38)


7251 Sayılı Kanun ile hakimin reddi usulünü düzenleyen 38. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

(1) Hâkimin reddi sebebini bilen tarafın, ret talebini en geç ilk duruşmada ileri sürmesi gerekir. Taraf, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise en geç öğrenmeden sonraki ilk duruşmada, yeni bir işlem yapılmadan önce bu talebini hemen bildirmek zorundadır. Belirtilen sürede yapılmayan ret talebi dinlenmez.

(2) Hâkimin reddi, dilekçeyle talep edilir. Bu dilekçede, ret talebinin dayandığı sebepler ile delil veya emarelerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekir.

(3) Hâkimin reddi dilekçesi, reddi istenen hâkimin mensup olduğu mahkemeye verilir.

(4) Ret talebi geri alınamaz.

(5) Hâkimi reddeden taraf, dilekçesini karşı tarafa tebliğ ettirir. Karşı taraf bir hafta içinde cevap verebilir. Bu süre geçtikten sonra yazı işleri müdürü tarafından ret dilekçesi, varsa karşı tarafın cevabı ve ekleri, dosya ile birlikte reddi istenen hâkime verilir. Hâkim bir hafta içinde dosyayı inceler ve ret sebeplerinin kanuna uygun olup olmadığı hakkındaki düşüncesini yazı ile bildirerek, dosyayı hemen merciine gönderilmek üzere yazı işleri müdürüne verir.

(6) (Mülga:22/7/2020-7251/4 md.)

(7) (Mülga:22/7/2020-7251/4 md.)

(8) Hâkimi çekilmeye davet, hâkimin reddi hükmündedir.

(9) (Mülga:22/7/2020-7251/4 md.)”


5-Hakimin Reddi Talebinin İncelenmesini Düzenleyen Hükümde Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 42)


7251 Sayılı Kanun ile hakimin reddi talebinin incelenmesi usulünü düzenleyen 42. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Hâkimin reddi talebine ilişkin karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak da verilebilir.

(2) (Ek:22/7/2020-7251/5 md.)(1) Ret sebebi sabit olmasa bile, merci bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilir.

(3) (Ek:22/7/2020-7251/5 md.)(1) Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.

(4) Reddi istenen hâkim, ret hakkında merci tarafından karar verilinceye kadar o davaya bakamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde sakınca bulunan iş ve davalar bunun dışındadır. Daha önce hakkındaki ret talebi mercice reddolunan hâkimin, aynı durum ve olaylara dayanarak yeniden reddedilmesi hâli, hâkimin davaya bakmasına engel oluşturmaz.

(5) Ret talebinin merci tarafından kabul edilmemesi hâlinde, reddi istenen hâkim davaya bakmaya devam eder.

(6) Ret talebinin, kötüniyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde, talepte bulunanların her biri hakkında beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur.

7) Hâkim hakkında aynı davada aynı tarafça ileri sürülen ret talebinin reddi hâlinde verilecek disiplin para cezası, bir önceki disiplin para cezasının iki katından az olamaz.

(8) Disiplin para cezasının tahsili için, davaya bakan mahkeme, dosyanın geliş tarihinden başlayarak iki hafta içinde gereğini yapar.”



6- Hakim Tarafından Tayin Edilen Sürelerin Kesin Sayılması Hususuna İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklik (HMK Madde 94)


7251 Sayılı Kanun ile hakim tarafından tayin edilen süreleri düzenleyen 94/2. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Kanunun belirlediği süreler kesindir.

(2) (Değişik:22/7/2020-7251/6 md.) Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez.”


7-Belirsiz Alacak ve Tespit Davasına İlişkin Olarak Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 107)


7251 Sayılı Kanun ile belirsiz alacak ve tespit davasını düzenleyen 107. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.

(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.

(3) (Mülga:22/7/2020-7251/7 md.)”


8-İlk İtirazlara İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 116)


7251 Sayılı Kanun ile ilk itirazları düzenleyen 116. maddesinde de değişiklik yapılmış ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki “görev ilişkisi” haline geldiği için iş bölümü itirazı ilk itiraz olmaktan çıkarılmıştır. İlgili maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) İlk itirazlar aşağıdakilerden ibarettir:

a) Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı.

b) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı.

c) (Mülga:22/7/2020-7251/8 md.)”



9-Gider Avansına İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 120)


7251 Sayılı Kanun ile harç ve gider avansını düzenleyen 120. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.

(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.

(3) (Ek:22/7/2020-7251/9 md.) Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen delil avansına ilişkin 324 üncü madde hükümleri saklıdır.”



10-Davanın Geri Alınmasına İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 123)


7251 Sayılı Kanun ile davanın geri alınması hususunu düzenleyen 123. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/10 md.) Bu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.”


11-Dava Konusunun Devrine İlişkin Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 125)


7251 Sayılı Kanun ile dava konusunun devrini düzenleyen 125. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:

a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.(1)

b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.

(2) Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. (Ek cümle:22/7/2020-7251/11 md.) Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.”


12-Cevap Verme Süresine İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 127)


7251 Sayılı Kanun ile cevap verme süresini düzenleyen 127. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.”


13-Öninceleme Duruşmasına Davet Hususuna İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 139)


7251 Sayılı Kanun ile Öninceleme duruşmasına daveti düzenleyen 139. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ve yukarıdaki maddelerde belirtilen incelemeyi tamamladıktan sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirir. (Değişik cümle:22/7/2020-7251/13 md.) Çıkarılacak davetiyede aşağıdaki hususlar ihtar edilir:

a) Duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar.

b) Tarafların sulh için gerekli hazırlığı yapmaları.

c) Duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği.

ç) Davetiyenin tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, bu hususların verilen süre içinde yerine getirilmemesi hâlinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarına karar verileceği.”


14-Öninceleme Duruşmasına İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 140)


7251 Sayılı Kanun ile Öninceleme duruşmasını düzenleyen 140. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“1) Hâkim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder.

(2) Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulh ve arabuluculuğun esasları, süreci ve hukuki sonuçları hakkında aydınlatarak sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder; bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder.

(3) Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür. (2)

(4) Ön inceleme tek duruşmada tamamlanır. Zorunlu olan hâllerde bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin edilir.

(5) (Değişik:22/7/2020-7251/14 md.) 139 uncu madde uyarınca yapılan ihtara rağmen dilekçelerinde gösterdikleri belgeleri sunmayan veya belgelerin getirtilmesi için gerekli açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir.”


15-İddia ve Savunmanın Genişletilmesi veya Değiştirilmesine İlişkin Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 141)

7251 Sayılı Kanun ile iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesini düzenleyen 141. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) (Değişik:22/7/2020-7251/15 md.) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.

(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.”


16-Tarafların Duruşmaya Davetine İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 147)

7251 Sayılı Kanun ile tarafların duruşmaya davetini düzenleyen 147. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tahkikat ve sözlü yargılama için duruşmaya davet edilir.

(2) Taraflara gönderilecek davetiyede, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri, tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama için duruşmanın ertelenmesi hâlinde taraflara ayrıca davetiye gönderilmeyeceği ve 150 nci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, yokluklarında hüküm verileceği bildirilir.”


17-Ses ve Görüntü Nakledilmesi Yoluyla veya Başka Yerde Duruşma İcrasına İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 149)


7251 Sayılı Kanun ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla veya başka yerde duruşma icrası düzenleyen 147. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Mahkeme, taraflardan birinin talebi üzerine talep eden tarafın veya vekilinin, aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden duruşmaya katılmalarına ve usul işlemleri yapabilmelerine karar verebilir.

(2) Mahkeme resen veya taraflardan birinin talebi üzerine; tanığın, bilirkişinin veya uzmanın aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden dinlenilmesine karar verebilir.

(3) Mahkeme, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerde ilgililerin, aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden dinlenilmesine resen karar verebilir.

(4) Mahkeme, fiilî engel veya güvenlik sebebiyle duruşmanın il sınırları içinde başka bir yerde yapılmasına, yargı çevresi içinde yer aldığı bölge adliye mahkemesi adalet komisyonunun uygun görüşünü alarak karar verebilir.

(5) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte belirlenir.”


18-Islahın Zamanı ve Şekline İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 177)


7251 Sayılı Kanun ile ıslahın zamanı ve şeklini düzenleyen 177. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.

(2) (Ek:22/7/2020-7251/18 md.)(1) Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.

(3) Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.”


19-Toplu Mahkemelerde Tahkikata İlişkin Kanunda Yapılan Düzenlemeler (HMK Madde 183/A)


7251 Sayılı Kanun ile kanunun önceki düzenlemesinde mevcut olmayan ve Toplu Mahkemelerde Tahkikatı düzenleyen 183/A maddesi eklenmiştir. eklenen ilgili madde şu şekildedir:

“(Ek:22/7/2020-7251/19 md.)

(1) Dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra talep edilen delil tespiti, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir gibi geçici hukuki koruma tedbirleri de dâhil olmak üzere toplu mahkemenin görevine giren dava ve işlerde tüm yargılama aşamaları heyet tarafından yerine getirilir ve karara bağlanır.

(2) Heyet, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, iş veya davanın özelliğine göre tahkikatın, tahkikat hâkimi olarak görevlendirilen bir üye tarafından yapılmasına karar verebilir.

(3) Tahkikatın heyetçe yürütüldüğü iş veya davalarda mahkeme başkanı, belirli bazı tahkikat işlemlerini yapmak üzere, üyelerden birini naip hâkim olarak görevlendirebilir.

(4) Mahkeme başkanı, mahkemenin uyumlu, verimli ve düzenli çalışmasını sağlar ve bu yolda uygun göreceği önlemleri alır.”


20-Sözlü Yargılamaya İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 186)


7251 Sayılı Kanun ile sözlü yargılamayı düzenleyen 186. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) (Değişik:22/7/2020-7251/20 md.) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez.

(2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/20 md.) Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır.”



21-İmza Atamayanların Durumuna İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 206)


7251 Sayılı Kanun ile imza atamayanların durumunu düzenleyen 206. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Okuma ve yazma bilmediği için imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından düzenleme biçiminde oluşturulmasına bağlıdır.(1)

(2) (Ek:22/7/2020-7251/21 md.)(1) Okuma ve yazma bildiği hâlde imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından onaylanmasına veya düzenlenmesine bağlıdır.

(3) İmza atamayan kimselerin, cüzdanla iş yapmayı usul edinmiş kuruluşlarla olan işlemlerde kullanacakları mühür, kazınmış imza, işaret veya parmak izinin, işlemin başlangıcında hesap defterine veya cüzdanına basılmış olması veya önceden noterde bir örneği saklanmak üzere onanmış bulunması yeterli olup, her işlemde ayrıca onamaya bağlı değildir.

(4)Yukarıda belirtilen hükümler dairesinde noterlerce onaylanacak veya düzenlenecek olan senetler için ilgilisinden harç, vergi ve değerli kâğıt bedeli alınmaz.”


22-Belgelerin Halefler Aleyhine Kullanılması ve Adi Senetlerin Üçüncü Kişiler için Hüküm İfade Etmesi Hususuna İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 215)


7251 Sayılı Kanun ile belgelerin halefler aleyhine kullanılması ve adi senetlerin üçüncü kişiler için hüküm ifade etmesi düzenleyen 215. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Bir kimsenin aleyhine delil olarak kullanılabilecek belgeler, o kimsenin halefleri aleyhine de delil teşkil eder.

(2) (Ek:22/7/2020-7251/22 md.) Bir adi senet bakımından, kendisine ibraz olunduğu noter veya yetkili memur tarafından usulüne uygun olarak onaylanmış ise ibraz tarihi, resmi bir işleme konu olmuşsa işlem tarihi, imza edenlerden biri ölmüşse ölüm tarihi, imza edenlerden birinin imza etmesine fiilen imkân kalmamışsa bu imkânı ortadan kaldıran olayın meydana geldiği tarih üçüncü kişiler hakkında da hüküm ifade eder. Adi senette bahsedilen diğer senetlerin tarihleri, üçüncü kişiler hakkında ancak son senet tarihinin onaylanmış olduğunun kabul edildiği tarihte hüküm ifade eder.”


23-Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olmasına İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 222)


7251 Sayılı Kanun ile ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasını düzenleyen 222. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.

(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.

(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)

(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.

(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”



24-Bilirkişi Raporuna İtiraz Hususuna İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 281)


7251 Sayılı Kanun ile bilirkişi raporuna itirazı düzenleyen 281. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. (Ek cümle:22/7/2020-7251/24 md.) Bilirkişi raporuna karşı talebin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi hâlinde yine bu süre içinde mahkemeye başvuran tarafa, sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek süre verilebilir.

(2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.

(3) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.”


25-Keşfin Yapılması Hususuna İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 290)


7251 Sayılı Kanun ile keşfin yapılmasını düzenleyen 290. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Keşfin yeri, kapsamı ve zamanı mahkeme tarafından tespit edilir. Keşif, taraflar hazır iseler huzurlarında, aksi takdirde yokluklarında yapılır.(1)

(2) Mahkeme keşif sırasında tanık ve bilirkişi dinleyebilir. Keşif sırasında, yapılan tüm işlemler ve beyanları içeren bir tutanak düzenlenir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/25 md.) Tutanağa, hâkimin keşif konusu ve mahalliyle ilgili gözlemleri de yazılır. Plan, çizim, fotoğraf gibi belgeler de tutanağa eklenir.

(3) Mahkeme, bir olayın nasıl geçmiş olabileceğini tespit için temsili uygulama da yaptırabilir.”



26-Hükmün Tamamlanması Hususuna İlişkin Kanunda Yapılan Düzenleme (HMK Madde 305/A)


7251 Sayılı Kanun ile Kanun’a Hükmün Tamamlanması başlıklı yeni 305/A maddesi eklenmiştir. İlgili madde şu şekildedir:

“(Ek:22/7/2020-7251/27 md.)

(1) Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.”



27-Tavzih ve Tamamlama Talebi ile Usulüne İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 306)


7251 Sayılı Kanun ile tavzih ve tamamlama talebi ve usulünü düzenleyen 306. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

(1) Tavzih veya tamamlama, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih veya tamamlama talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur.

(2) Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir.

(3) Mahkeme tavzih veya tamamlama talebini yerinde gördüğü takdirde 304 üncü madde uyarınca işlem yapar.”


28-Feragat ve Kabulün zamanı Hususuna İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 310)


7251 Sayılı Kanun ile feragat ve kabulün zamanını düzenleyen 310. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.

(2) (Ek:22/7/2020-7251/29 md.) Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir.

(3) (Ek:22/7/2020-7251/29 md.) Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.”


29-Sulhun Zamanına İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 314)


7251 Sayılı Kanun ile sulhun zamanını düzenleyen 314. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.

(2) (Ek:22/7/2020-7251/30 md.) Sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verilir.

(3) (Ek:22/7/2020-7251/30 md.) Sulh, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı sulh hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.”


30-Dilekçelerin Verilmesi Hususuna İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 317)


7251 Sayılı Kanun ile dilekçelerin verilmesi hususunu düzenleyen 317. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Dava açılması ve davaya cevap verilmesi dilekçe ile olur.

(2) Cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak mahkeme durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.

(3) Taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi veremezler.

(4) Dava ve cevap dilekçeleri yönetmelikte belirlenecek formun doldurulması suretiyle de verilebilir.”


31- Yargılama Giderlerinin Kapsamına İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 323)


7251 Sayılı Kanun ile yargılama giderlerinin kapsamını düzenleyen 323. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) Yargılama giderleri şunlardır:

a) Başvurma, karar ve ilam harçları.

b) Dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri.

c) Dosya ve sair evrak giderleri.

ç) Geçici hukuki koruma tedbirleri ve protesto, ihbar, ihtarname ve vekâletname düzenlenmesine ilişkin giderler.

d) Keşif giderleri.

e) Tanık ile bilirkişiye ödenen ücret ve giderler.

f) Resmî dairelerden alınan belgeler için ödenen harç, vergi, ücret ve sair giderler.

g) Vekil ile takip edilmeyen davalarda tarafların hazır bulundukları günlere ait gündelik, seyahat ve konaklama giderlerine karşılık hâkimin takdir edeceği miktar; vekili bulunduğu hâlde mahkemece bizzat dinlenmek, isticvap olunmak veya yemin etmek üzere çağrılan taraf için takdir edilecek gündelik, yol ve konaklama giderleri.

ğ) Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti.

h) Yargılama sırasında yapılan diğer giderler.”



32-Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri Hususuna İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 331)


7251 Sayılı Kanun ile esastan sonuçlanmayan davada yargılama giderini düzenleyen 331. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

(1) Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.

(2) Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.(1)

(3) Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hâllerde yargılama giderleri davacıya yükletilir.”


33-İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlara İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 341)


7251 Sayılı Kanun ile istinaf yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 341. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

“(1) (Değişik:22/7/2020-7251/34 md.) İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir:

a) Nihai kararlar.

b) İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar.

(2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.) Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir. (1)

(3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. (1)

(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. (1)

(5) İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir.”


34-Duruşma Yapılmadan Verilecek Kararlara İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 353)


7251 Sayılı Kanun ile duruşma yapılmadan verilecek kararları düzenleyen 353. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;

a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:

1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.

2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.

3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması (…) (1) .

4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.

5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, (…) (1) karar verilmiş olması. (1)

6) (Değişik:22/7/2020-7251/35 md.) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.

b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;

1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,

2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında,(2)

duruşma yapılmadan karar verilir.”


35-Duruşma Yapılması ve Karar Verilmesi Hususuna İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 356)


7251 Sayılı Kanun ile duruşma yapılması ve karar verilmesi düzenleyen 356. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir:

(1) 353 üncü maddede belirtilen hâller dışında inceleme, duruşmalı olarak yapılır. Bu durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir.

(2) (Ek:22/7/2020-7251/36 md.) Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddetmek veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dâhil gerekli kararları verir.”



36-Duruşmaya Gelinmemesi ve Giderlerin Ödenmemesi Hususuna İlişkin Kanunda Yapılan Değişiklikler (HMK Madde 358)


7251 Sayılı Kanun ile duruşmaya gelinmemesi ve giderlerin ödenmemesi hususunu düzenleyen 358. maddesinde de değişiklik yapılmış olup maddenin son hali şu şekildedir: